25 Şubat 2022: Türkiye Ekonomik İzleme Raporunun 6’üncü Sayısı
Türkiye 2021 yılında COVID-19 pandemisine rağmen hızlı bir ekonomik toparlanma yaşamıştır, ancak aynı zamanda hanehalklarını da derinden etkileyen makro-finansal oynaklıklar artmıştır. Toparlanma sürecinde, 2021 yılının ilk üç çeyreğinde, dış ve iç talebin de desteği ile ekonomi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,7 büyümüş; dış ve iç mali dengeler iyileşmiş ve işsizlik oranı düşmüştür.
Bununla birlikte, 2021 yılının 4’üncü çeyreğinde Türk Lirası rekor seviyelerde değer kaybetmiş ve 2021 yılının Aralık ayı itibariyle yıl başına kıyasla değeri yarıdan fazla düşmüştür. Türk Lirası sonrasında tekrar değer kazansa da oynaklık devam etmektedir.
Ekonominin yeniden açılması ve pandemi kısıtlamaların gevşetilmesinin ardından, Türkiye Temmuz 2021 başlarında Delta varyantının ortaya çıkması ile birlikte salgında dördüncü dalgayı yaşamaya başlamıştır. 2021 yılının ikinci yarısında, birçok Avrupa ülkesinde ve ABD’de olduğu gibi COVID-19 vakaları artmaya başlamıştır. Vakalarda son zamanlarda yaşanan artış, ölüm oranlarının görece düşük olması sayesinde sıkı önlemlerin yeniden uygulamaya konulmasına yol açmamıştır. Aşılamanın hızlı bir şekilde devam etmesi Türkiye’nin tam olarak aşılanan 18 yaş üstü yetişkin nüfus oranının Ocak 2022 itibariyle yüzde 84’ün üzerine çıkmasına yardımcı olmuştur. Bu oran toplam nüfus içerisinde yüzde 62’ye karşılık gelmektedir.
COVID-19 pandemisi mevcut gelir ve işgücü eşitsizliklerini daha da arttırmıştır. Covid-19 krizinin bölgesel eşitsizlikleri aynı zamanda Doğu bölgelerindeki kadınlar için etkilerin boyutlarının artması şeklinde de kendini göstermiş ve daha önce mevcut olan toplumsal cinsiyet eşitliği açıklarını daha da arttırmıştır.
2021 yılında kaydedilen çok yüksek büyümenin ardından, makro-finansal belirsizlikler Türkiye’nin ekonomik büyüme görünümünü negatif olarak etkilemektedir. 2021 yılında olduğu gibi, 2022 yılındaki büyümede de, ihracatta devam eden güçlü toparlanmanın önemli bir faktör olması beklenmektedir. Büyüme bileşiminin dış talebe doğru kaymaya devam edeceği öngörülmektedir.
Üretim tarafında, hizmetler sektörünün 2022-23 döneminde büyümeye katkısını arttırması beklenmektedir. Hizmetler sektörü, turizm sektöründeki güçlü toparlanma sayesinde 2022 yılındaki büyümenin yaklaşık üçte ikisini oluşturacaktır.
Aşılamadaki zorluklar bugüne kadar kaydedilen ilerlemeyi sekteye uğratabilir; Türk Lirası’nın değer kaybetmeye devam etmesi ve yüksek enflasyon makro-finansal kırılganlıkları daha da ağırlaştırabilir, reel gelirleri aşındırabilir, fiyatlama mekanizması üzerinde bozucu etki yaratabilir ve üretim ve tedarik kanallarını kesintiye uğratabilir. Yüksek enflasyon Türkiye’nin yoksulluğu azaltma alanında kaydettiği ilerleme için de ciddi bir risk oluşturmaktadır.
Makroekonomik politika ayarları, güveni arttıracak ve makro-finansal riskleri azaltacak şekilde uyarlanmalıdır. Para politikasındaki gevşemenin sürdürülmesi iç ve dış dengesizlikleri arttırmaya devam edebilir. Yatırımcı güvenini yeniden tesis etmek ve enflasyon beklentilerini sağlamlaştırmak için sıkı para politikası uygulanması gerekmektedir.
Politikalar ayrıca yoksul kesimlerin desteklenmesi ve işgücü piyasasının iyileştirilmesi üzerine de odaklanmalıdır. 2021 yılında ekonomik faaliyette kaydedilen hızlı toparlanma, pandeminin istihdam üzerindeki etkisini tersine çevirmeye yardımcı olmuştur, ancak bir takım zorluklar yeniden ortaya çıkmıştır. İşgücü talebini teşvik etme ve istihdamda, eğitimde veya öğretimde olmayanlar da dahil olmak üzere kadınların ve kırılgan gençlerin işgücüne katılımlarını artırma ihtiyacı daha da artmıştır.
Türkiye’nin son zamanlarda geçmişte olduğu kadar veya diğer gelişen piyasalar kadar yabancı doğrudan yatırım çekemediği düşünüldüğünde, ülkenin uzun vadeli küresel rekabetçiliğini arttırmanın üzerinde de odaklanmak gerekmektedir. Üretime ve yüksek teknolojiye dönük kaliteli yabancı doğrudan yatırım, Türkiye gibi yüksek gelir düzeylerini yakalamayı hedefleyen ülkeler için önemlidir.
Türkiye ayrıca AB’ye ihracatını etkileyecek olan AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının etkilerinin öngörülmesinde ve bunlar doğrultusunda hazırlıkların yapılmasında da ilerleme kaydetmelidir.
27 Nisan 2021: Türkiye Ekonomik İzleme Raporunun 5’üncü Sayısı
Yönetici Özeti | PDF İndir (EN)
11 Ağustos 2020: Türkiye Ekonomik İzleme Raporunun 4’üncü Sayısı
Türkiye Ekonomi Monitörü 3: Yeni Bir Rota Çizmek
Dünya Bankası, Kasım 2019
Türkiye Ekonomi Monitörü 2: Istikrarı Sağlamak
Dünya Bankası, Aralık 2018
Türkiye Ekonomi Monitörü 1: Dış Açığı Önemsemek-Yönetici Özeti
Dünya Bankası, Mayıs 2018
Tunya Celasin
(495) 745-7000
E-posta