Rapor ülkelerin ekonomik ilerlemelerini değerlendirmek için GSYH’nın ötesinde başka ölçütleri de inceliyor
WASHINGTON, 30 Ocak 2018 — Dünya Bankası tarafından yayınlanan yeni bir rapora göre, son yirmi yıllık dönemde küresel servet önemli oranda artarken, 24’ten fazla ülkede çeşitli gelir dilimlerinde kişi başına düşen servet azaldı veya aynı kaldı. GSYH gibi geleneksel ölçülerin ötesine geçen rapor, ülkelerin ekonomik ilerlemelerini ve sürdürülebilirliklerini değerlendirmek için servet kullanıyor.
Ülkelerin Değişen Serveti – 2018 başlıklı rapor, 1995 – 20014 arasındaki dönem için doğal sermaye (ormanlar ve madenler gibi), beşeri sermaye (bir kişinin ömrü boyunca elde ettiği kazançlar); üretilen sermaye (binalar, altyapı, vs.) ve net yabancı varlıklar gibi bileşenlerin toplamını alarak 141 ülkenin servetlerini takip ediyor. Raporun bulgularına göre, toplam servet içerisinde beşeri sermaye en büyük bileşeni oluştururken, doğal sermaye düşük gelirli ülkelerdeki servetin neredeyse yarısını oluşturmuştur.
Dünya Bankası Grubu Başkanı Jim Yong Kim rapor ile ilgili olarak şunları söyledi: “Dünya genelindeki ülkeler beşeri ve doğal sermaye oluşturarak ve geliştirerek, servetlerini artırabilir ve daha güçlü büyüyebilirler. Dünya Bankası Grubu ülkelerin insanlarına daha fazla -ve daha hızlı- yatırım yapmalarına yardımcı olmaya yönelik çabalarına hız veriyor. Eğer beşeri sermayeyi ülkelerin servetinin en büyük bileşeni olarak değerlendirmez isek, sürdürülebilir ve güvenilir kalkınma mümkün olamaz.”
Raporun bulgularına göre, küresel servet tahmini olarak yüzde 66 oranında artmıştır (sabit 2014 ABD$ ve piyasa fiyatları bazında, 690 trilyon ABD$’dan 1.143 trilyon ABD$’na). Ancak önemli düzeyde bir eşitsizlik mevcuttur; yüksek gelirli OECD ülkelerinde kişi başına düşen servet düşük gelirli ülkelere göre 52 kat daha fazladır.
Bazı büyük düşük gelirli ülkelerin, Orta Doğu’daki bazı karbon zengini ülkelerin ve 2009 finansal krizinden etkilenen birkaç yüksek gelirli OECD ülkesinin kişi başına düşen servetinde düşüş kaydedilmiştir. Kişi başına düşen servetin azalması gelecekte gelir üretmek için kritik önem taşıyan varlıkların tükenebileceğini gösterebilir; bu ulusal GSYH artışı rakamlarına genellikle yansımayan bir durumdur.
Raporda göre, 1995 itibariyle doğal sermayenin toplam servet içerisinde ağırlıklı paya sahip olduğu 24’ün üzerinde düşük gelirli ülke son yirmi yıllık dönemde yorta gelir statüsüne yükselmiştir. Bunda doğal sermayeden elde ettikleri kazançları altyapı gibi sektörlere ve beşeri sermayeyi arttıran eğitim ve sağlık gibi sektörlere yatırmaları da rol oynamıştır.
İnsana yapılan yatırımlar ile üretilen sermaye temel önem taşırken, zenginleşme başka varlıkların oluşturulması için doğal sermayenin tasfiye edilmesi anlamına gelmemektedir. OECD ülkelerinde doğal sermayenin toplam servet içerisindeki payı sadece yüzde 3 olmasına rağmen, OECD ülkelerinde kişi başına düşen doğal sermaye düşük gelirli ülkelere göre üç kat daha fazladır.
Dünya Bankası’nın Çevre ve Doğal Kaynaklar Küresel Uygulaması Kıdemli Direktörü Karin Kemper bu konuda şu hususlara dikkat çekiyor: “Eğer büyüme orman ve balık gibi doğal sermaye kalemlerinin tüketilmesine dayalı olursa kısa vadeli olacaktır. Araştırmamız kişi başına düşen doğal sermayenin değerinin gelir ile birlikte arttığını göstermiştir. Bu tespit, kalkınma ile birlikte doğal kaynakların tükendiği yönündeki geleneksel düşünce ile çelişmektedir.’’
Raporda, 1995 ile 2014 yılları arasında doğal sermaye varlıklarının değerinin küresel olarak iki katına çıktığı tahmin edilmektedir. Bu, başka sebeplerin yanı sıra, ekonomik olarak ispatlanan rezervler ile birlikte emtia fiyatlarındaki artıştan da kaynaklanmıştır. Öte yandan, uzun yıllar boyunca tarım arazilerinin orman alanlarının yok edilmesi pahasına genişletilmesi ile birlikte üretken ormanların değeri yüzde 9 oranında azalmıştır.
2006 ile 2011 yıllarında hazırlanan benzer Dünya Bankası değerlendirmelerini takip eden son rapor ilk kez beşeri sermayeye ilişkin tahminler içermektedir. Beşeri sermaye, bir insanın kalan çalışma ömrü boyunca elde edeceği kazançların değeri olarak ölçülmektedir; dolayısıyla sağlık ve eğitimin rolünü de içermektedir. Yaşam boyunca elde ettikleri kazanç miktarları daha düşük olduğu için, kadınlar küresel beşeri sermayenin yüzde 40’tan azını oluşturmaktadır. Cinsiyet eşitliğinin sağlanması beşeri sermaye servetini yüzde 18 kadar arttırabilir.
Beşeri sermaye küresel servetin üçte ikisini oluşturuyor; üretilen sermaye ise servetin dörtte birini oluşturuyor. Doğal sermaye küresel servetin onda birini oluştururken, düşük gelirli ülkeler arasında servetin en büyük bileşeni olmaya devam etmektedir (2014 yılında yüzde 47) ve alt-orta gelirli ülkelerde servetin dörtte birinden fazlasını oluşturuyor.
Ülkelerin servet hesapları, küresel olarak tanınan veri kaynaklarından elde edilen kamuya açık verilerden, tüm ülkeler arasında tutarlı bir yöntem kullanılarak derlenmektedir. Doğal sermaye içerisindeki bazı servet bileşenleri raporda takip edilmemiştir; bunlar arasında su, su ürünleri ve yenilenebilir enerji kaynakları yer almaktadır.
Rapor kısmen WAVES (Servet Muhasebesi ve Ekosistem Hizmetleri Değerlemesi) Ortaklığı ve Küresel Eğitim Ortaklığı tarafından finanse edilmiştir.