Dünya Bankası iş sayısının arttırılması ve bunların daha erişilir yapılması için eylem tavsiyesinde bulunuyor
Varşova 7 Kasım 2013 – “İşe Dönüş: Avrupa ve Orta Asya’da İstihdamla Büyüme” başlıklı yeni Dünya Bankası raporunda, Avrupa ve Orta Asya’daki pek çok ülkede etkileyici reform çalışmalarına ve 2009 krizinden önce on yıl boyunca süren güçlü ekonomik büyümeye rağmen, bölgede işsizlik oranının yüksek düzeyde olduğu ve yeni istihdam olanaklarının oluşturulmasında zayıf kalındığı belirtiliyor.
Dünya Bankası Avrupa ve Orta Asya’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Laura Tuck konuyla ilgili şunları söyledi: “İstihdam olanakları insanları yoksulluktan kurtaracak ve refahın herkes tarafından paylaşılmasını sağlayacak anahtardır. İyi bir iş ayrıca insanları güçlendirebilir, seslerinin daha iyi duyulmasını sağlayabilir ve toplumda katılımın düzeyini arttırabilir. Avrupa ve Orta Asya’da yeni istihdam olanaklarıyla ilgili güçlükler aciliyet arz etmekle birlikte henüz aşılmaz düzeyde değildir ve bölgedeki pek çok ülkenin hâlihazırda gerekli reformları uygulamak suretiyle yolu gösteriyor olmaları sevindirici bir haberdir. Yeni raporumuzdaki analiz ve tavsiyelerin bölgedeki politika yapıcılığı hakkında daha fazla bilgi sağlayacağını umarız.”
Raporda Avrupa ve Orta Asya (ECA) bölgesinde daha fazla ve daha iyi istihdam olanaklarının oluşturulması için başlıca şu iki politika alanında eylem tavsiye edilmektedir:
· Mevcut firmaların büyümesine ve yeni firmaların hızlı ve düşük maliyetle kurulmasına ve başarılı olmasına elverişli bir makro ekonomik ve iş ortamının kurulması yoluyla, istihdam olanaklarının yaratılması için temellerin atılması ve
· işçilerin doğru becerilere ve çalışma teşviklerine sahip olmalarını, işgücü piyasasına engelsiz şekilde erişmelerini ve daha fazla yeni istihdam olanağının yaratılması potansiyeline sahip yerlere hareket edebilmelerini sağlamak için, yeni istihdam olanaklarından yararlanmalarını desteklemek.
İşsizlik oranı
Rapora göre, bölgede istihdam olanaklarının oluşturulması hızı kriz öncesinde, bölge diğer yükselen ekonomilerden daha hızlı büyürken bile yavaş düzeydedir. ECA ekonomileri ve özellikle işsizlik 2009 krizinden ciddi şekilde etkilenmiştir ve kriz sonrası toparlanma döneminde de yeni istihdam olanaklarının yaratılmasında durgunluk yaşanmaktadır. 2009 krizinin hemen öncesinde ECA bölgesinde çalışma yaşındaki her 100 kişiden sadece 52’si istihdam edilmişken, bu rakam Latin Amerika ve Karayip (LAC) Bölgesinde 59, Doğu Asya ve Pasifik Bölgesinde (EAP) 60 ve OECD ülkelerinde 57’dir. İş gücü katılımının düzeyi (istihdam edilenler veya iş arayanlar) ortalama yüzde 58 ile düşük düzeydedir. Finansal kriz ve devamında gelen Euro bölgesindeki durgunlukla birlikte, bölgede işsizlik oranı 2012 yılında yüzde 14’e ulaşmıştır. Tüm işsizlerin yarıya yakınının bir yıldan uzun süredir iş arıyor olması endişe verici bir faktördür. Genç ve yaşlı işçilerin, kadınların ve etnik azınlıkların işsiz kalması veya kayıt dışı veya düşük ücretli işlerde istihdam edilmeleri çok daha muhtemeldir. Örneğin, ECA bölgesinde her beş gençten biri ne bir işte çalışmakta, ne iş aramakta ne de öğrenim görmektedir.
Rapor bu endişe verici durumun ardında yatan faktörlerin analizinde şu beş temel sonuca ulaşmaktadır:
- Her ne kadar somut sonuçlara ulaşılması için zaman gerekmekteyse de, iç pazarlarda rekabeti arttırıcı pazar reformları hem yeni istihdam olanaklarının yaratılması hem de üretkenlik artışı bakımından işe yaramaktadır. Başlangıçta ekonomik yeniden yapılanma, istihdam olanaklarının hem yaratılması hem de yok edilmesi anlamına gelmektedir. Ülkeler ekonomilerini daha da modernleştirdikçe, yaratılan iş olanakları yok edilenlerden daha fazla olacak ve bu da yüksek istihdam oranlarına dönüşecektir. ‘İleri düzeyde modernleşmiş’ ülkeler olarak adlandırılan daha erken bir tarihte reformlarını tamamlamış ve küresel pazarlara entegre olmuş ülkeler, reformları yavaş veya düzensiz şekilde uygulamış olan ‘geç modernleşmiş’ ülkelere kıyasla yeni istihdam olanaklarının yaratılmasında daha başarılı olmuşlardır.
- Bölgede yaratılan yeni istihdam olanaklarının çoğunluğu, büyük ölçüde hızlı büyüyen işletmelerin (“ceylan” işletmeler”) küçük bir kısmı, çoğunlukla genç firmalar, eliyle oluşturulmaktadır. Ancak girişimcilik düzeyleri, diğer orta gelir düzeyindeki ülkeler ve OECD ülkeleriyle kıyaslandığında, özellikle reformlarını geç gerçekleştirmiş arasında düşük düzeydedir. Dolayısıyla, ülkelerin girişimcilik potansiyellerini yeni istihdam alanlarının açılmasını hızlandırabilecek yeni işlerin başarıyla kurulmasına kanalize etmeleri gerekir.
- Eğitim ve yetiştirme sistemlerinin işverenlerin beceri taleplerindeki değişimlere cevap vermede yetersiz kalmaları sebebiyle, beceri eksiklikleri özellikle genç ve yaşlı işçilerin iş bulma ihtimalini engellemektedir. Bu zorluğun üstesinden gelinmesi, eğitim, yetiştirme ve yaşam boyu öğrenme sistemlerinin temelleri üzerinde yeniden düşünülmesini gerektirecektir.
- İstihdam; kayıtlı istihdama geçiş yapacak olan hiç çalışmayan veya işsiz kişilerin mesaileri üzerinden alınan vergilerle ve özellikle ekseriyetini kadınların, azınlıkların, gençlerin ve yaşlı çalışanların oluşturduğu düşük ücretli ve yarı zamanlı çalışanlar ile hane halkından ücretli bir işte çalışan ikinci kişileri etkileyecek olan istihdam önündeki diğer engellerle de engellenmektedir.
- Ülke içinde işgücü hareketinin düşük düzeyde olması işçilerin istihdam alanlarının açılması potansiyelinin daha fazla olduğu yerlere taşınmalarını önlemektedir. Yurtdışına göç düşük düzeyde kalan iç hareketliliği ikame etmekle birlikte, pek çok ülkede demografik genel görünümü kötüye götürmektedir.
Bölgede istihdamla ilgili güçlüklerin çözümüne yönelik politikaların, modern piyasa ekonomilerine geçişe yönelik reformların hızıyla ilgili olan merkezden planlanan ekonomilerin mirasını ve ECA ülkelerinin çoğunluğunda nüfusun hızla yaşlanması ve Türkiye ve Orta Asya ülkelerinde çok sayıda gencin işgücü piyasasına giriş yapıyor olmaları sebebiyle, büyümeye başlayan demografik baskıları da dikkate almaları gerekmektedir.
Dünya Bankası Avrupa ve Orta Asya’da Yoksulluğun Azaltılması ve Ekonomik Yönetim Sektör Müdürü ve raporun yazarlarından Carolina Sanchez-Paramo konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Daha fazla sayıda ve daha iyi istihdam olanakları yaratmak için politika yapıcılarının geleneksel işgücü piyasası politikalarının ve düzenlemelerinin ötesine gitmeleri gerekiyor. Her ne kadar politikaların her ülkenin kendi ekonomik modernizasyon aşamasına ve demografik zorunluluklarına göre şekillendirilmesi gerekecekse de, yeni istihdam alanları açan canlı bir özel sektör için çeşitli alanlarda çalışmalar yapılması gerekmektedir. Bu alanlar: reformların ve işletmelerde yeniden yapılanma çalışmalarının sürdürülmesi; girişimciliğin teşvik edilmesi; iş ortamının iyileştirilmesi ve işletmelerin genişleyebilmesi için finans olanaklarına tedbirli bir şekilde erişmelerinin sağlanması; küresel pazarlarla entegrasyonun arttırılması ve daha iyi altyapı bağlantısı ve lojistik sağlanarak ekonomilerin kümelenmelerinin güçlendirilmesidir”
Çalışanları yeni istihdam olanaklarına daha iyi hazırlamak için raporda, çalışanların modern işyerleri için beceri edinmelerine yardımcı olacak politikaların yanı sıra çalışma teşviklerinin önündeki engellerin ve yurtiçinde göç dâhil kişileri üretken bir istihdamdan alıkoyan diğer engellerin kaldırılması tavsiye edilmektedir.
Dünya Bankası İnsani Gelişme Ekonomisi Sektör Müdürü ve raporun yazarlarından Ömer Arias konuyla ilgili şunları söyledi: “Sosyal yardımlardan yararlanan kişiler için bu yardımların aniden kesilmesine sebep olan veya kayıtlı istihdamı yasaklayıcı nitelikteki yüksek iş gücü vergileri ve sosyal koruma sistemleri, düşük ücretli kesim başta olmak üzere, çalışanlar için kayıtlı işlerde çalışmayı çoğu zaman yararsız kılmaktadır. Daha hızlı istihdam alanlarının açılması çalışanlar, işletmeler ve hükümetler arasındaki sosyal akitte değişiklikleri gerektirecektir. Hızla değişen işgücü piyasasına daha iyi adapte olabilmek için öğrenim ve eğitim sistemlerinin modernleştirilmesi ve emekli aylıklarının, sosyal yardımların, ücretler üzerinden alınan vergilerin ve mevzuatın daha uzun ve daha üretken bir çalışma hayatıyla uyumlu hale getirilmesi, Avrupa ve Orta Asya’da yeni istihdam alanlarının açılmasında sürdürülebilirliğin ve refahın paylaşılmasının sağlanmasında kritik önemdedir.”