Bu bağlamda, Türkiye en iyi performans gösteren ülkeler arasında yer almaktadır. Bugün birçok gelişmekte olan ülke şehirleşmeden etkili bir şekilde yararlanan bir ülke olarak Türkiye’yi incelemektedir. Geçtiğimiz son birkaç on yıllık dönemde Türkiye ekonomik ve mekânsal olarak dinamik ve sanayi açısından rekabetçi bir ülkeye dönüşmüştür.
1960 ile 2013 yılların arasında Türkiye’nin kentsel ekonomileri sanayi sektörünün GSYH’yan katkısının yüzde 17’den yüzde 23’e çıkmasına yardımcı olmuştur; hizmetler sektörünün katkısı çarpıcı bir şekilde yüzde 26’dan neredeyse yüzde 64’e yükselmiştir; ve cari ABD$ bazında kişi başına düşen GSYH 1980 ile 2012 yılları arasında 1.567 ABD$’dan 10.666 ABD$’na yükselmiştir. Geçtiğimiz on yıllık dönemde, bu büyüme yoksulluğu önemli ölçüde azaltmak için ihtiyaç duyulan istihdamın yaratılmasına yardımcı olmuştur.
“Anadolu Kaplanlarının Yükselişi: Türkiye'de Kentleşme” isimli yeni bir Dünya Bankası Raporu Türkiye’nin Kentleşme Sürecinin göze çarpan özelliklerini incelemekte ve diğer ülkeler için çıkarılan dersleri özetlemektedir.
Rapora göre 1980’li yılların oralarında büyükşehir belediye kanununun ve rejiminin Kabul edilmesi Türkiye’nin yeni ortaya çıkan şehirler sisteminin önemli bir özelliği olmuş ve şehirlerin ekonomik ayak izlerine uygun şekilde ve tüm idari sınırlarını kapsayan bir şekilde planlanmasını ve yönetilmesini kolaylaştırmıştır. Bağlayıcı altyapıya yapılan ilk yatırımlar ve yerleşim planlaması, ülkenin en uzak bölgelerine dahi can damarı olan ticari faaliyetleri kolaylaştırmıştır.
Türkiye’nin Kentleşme sürcinde Konut ihtiyacı her zaman önemli bir rol oynamıştır. Özel sektör aracılığıyla arttırılan konut arzı ve kaçak yerleşimlerde yaşayan göçmenlere sağlanan aflar, konut stokunu arttırmış ve birçok düşük gelirli hanehalkı için mülkiyet güvencesi sağlamıştır.
Bu ve diğer önlemler Anadolu Kaplanlarının yükselişine katkıda bulunmuştur. Türkiye’nin ikincil şehirlerinin geçtiğimiz on yıllık dönemde yeni kurulan şirketler ve kentsel nüfus içindeki payı üç büyük şehrin –İstanbul, Ankara, İzmir- payını geçmiştir.
Rapor aynı zamanda ikinci nesil bir kentsel gündem ortaya koymaktadır. Bu yeni gündem maliyetli ve verimsiz kentsel yayılmaları önlemek için daha güçlü kentsel mekânsal planlama yapılmasını; kentsel ulaşım planlaması üzerinde daha fazla odaklanılmasını; özellikle hızlı büyüyen şehirlerde trafik tıkanıklıklarını azaltmak amacıyla toplu taşımaya geçişi kolaylaştırmaya yönelik için yatırımlar yapılmasını; ve daha aktif kamuoyu istişaresi yoluyla vatandaş katılımını ve sosyal uyumu arttırmaya yönelik çabaların uyumlaştırılmasını gerektirmektedir.
Henüz tamamlanmamış olan bu gündem –Türkiye’de ve gelişmekte olan dünyada- sürdürülebilir şehirler için etkili kentsel politikanın öneminin devam ettiğini vurgulamaktadır.