Türkiye’nin sağlık alanındaki çabaları ilk aşamada birinci basamak sağlık hizmetlerine öncelik vermiştir ve temel sağlık hizmetlerine erişimin ve kapsamının genişletilmesi üzerinde odaklanmıştır. Böylelikle, sağlık sigortası kapsamındaki nüfus oranı 2003 yılında yüzde 71 iken 2011’de yüzde 99’a çıkmıştır. Performans teşvikleri ve iyileştirilmiş izleme sistemleri tıbbi hizmetlerin kalitesini yükseltirken aynı zamanda proaktif görevlendirme politikaları ülkenin gelişmiş batı bölgeleri ile daha az gelişmiş doğu bölgeleri arasında sağlık personeli mevcudiyeti bakımından görülen eşitsizlikleri büyük ölçüde azaltmıştır. Bu ve diğer çabaların sonucunda, Türkiye’de ortalama yaşam süresi 2000 ile 2011 yılları arasında kadınlar için 5 yıl uzayarak 78’e, erkekler için de 6 yıl uzayarak 73’e ulaşmıştır. Program ömrü boyunca bebek ölüm oranı yarı yarıya düşmüştür – 2000 yılında 1.000 canlı doğumda 28 iken, 2012’de 12’ye düşmüştür.
Dünya Bankası, aile hekimliği modelini getiren ve Sağlık Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sağlık sigortasının kapsama oranını arttırmasına yardımcı olan Sağlıkta Geçiş Projesi ve hastane özerkliğinin arttırılmasını, aile hekimliği hizmetlerinin yaygınlaştırılmasını ve performans yönetimi ve performansa dayalı ödeme girişimlerinin güçlendirilmesini amaçlayan devam etmekte olan Sağlık Sektörünün Yeniden Yapılandırılmasına Destek Projesi yoluyla hükümeti desteklemiştir.
Genel sağlık sigortası başarısı bakımından dünyadaki başarı öykülerinden biri olarak öne çıkan Türkiye’de yetkililer artık deneyimlerini başka ülkeler ile paylaşmanın yollarını araştırıyorlar. 6-7 Aralık tarihlerinde Japonya’da düzenlenen Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Büyüme için Genel Sağlık Sigortası (UHC) Global Konferansı böyle bir bilgi paylaşımı için mükemmel bir fırsat sunmuş ve Türkiye’deki politika yapıcıları başka ülkelerden –hem başarılı olanlar hem de daha az başarılı olanlar- meslektaşları ile bir araya getirmiştir.
Dünya Bankası Grubu Başkanı Jim Yong Kim, Global Konferansta yaptığı konuşmada şunları vurguladı: “Türkiye’de 2000’li yılların başlarında yaşanan ekonomik kriz önemli kamu reformlarının yapılmasını sağladı ve 2003 Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programının temellerini attı. Programın sonuçları oldukça etkileyici oldu: Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 95’ten fazlası resmi sağlık sigortası kapsamında. Program şu anda yüksek düzeyde finansal koruma ve eşitlik sunarken, aynı zamanda yüksek ve yükselmeye devam eden hasta memnuniyet oranları sağlıyor.”
Tokyo UHC konferansı için hazırlanan ve UHC ile ilgili başarıların ve çözülmeyi bekleyen zorlukların karşılaştırıldığı Küresel Sentez: 11 Ülke Örnek İncelemesinden Çıkarılan Dersler başlıklı çalışmada, ülkelerin genel sağlık sigortası yolunda ilerledikleri süreçte, özellikle sağlık hizmetlerinin zaman içinde kendi taleplerini oluşturduğu göz önüne alındığında, tam bir kapsama oranı sağlanması ve maliyet etkililiğin korunması arasında güç ödünleşimler ile karşılaştıkları ortaya konuluyor.
Türkiye’nin sağlık reformunda elde ettiği başarılar başka ülkeler için uygun bir model oluşturabilir. Ancak günümüzün dinamik bir şekilde değişen dünyasında, Türkiye bu kazanımları ile yetinmemeli, UHC başarısı sonrasında sağlık faturası yükselen başka ülkelerin deneyimlerinden dersler çıkarmalıdır. Türkiye bu şekilde ekonomik büyümeyi iyileşen sosyal sonuçlar ile birleştirmeye devam edebilir ve kendi yolunu takip edecek başka birçok gelişmekte olan ülkeye ilham kaynağı oluşturabilir.
Dünya Bankası Grubu Başkanı Kim konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Türkiye örneği finansal kısıtların –bu büyük bir finansal kriz olsa bile- sağlık sigortası kapsamını genişletmede bir katalizör rolü oynayabileceğini göstermiştir. Banka Grubu bu çabalarını desteklemek için Türkiye Hükümeti ile işbirliği yapmaktan memnuniyet duymuştur.”