Türkiye son yirmi yıl içerisinde hızlı ekonomik büyüme, nüfus ve sanayileşme artışı yaşamakta ve bu durum ülke genelinde ekonomik ve sosyal iyileşmeler sağlamaktadır. Bu artışlar, ülkedeki büyüme için yararlı olmuş ve hem sanayi hem de konut sektörlerinde talep artışına yol açmıştır. Son yıllarda ülke genelindeki elektrik talebi yıllık yüzde 7-8 oranında artmaktadır; dolaysıyla elektrik iletimi ve puant kapasitesi 2002 ile 2010 arasında neredeyse %60 artmıştır. Enerji tüketimindeki ve yoğunluğundaki bu artış Türkiye’nin ekonomik büyümesinde yaşamsal bir rol oynamış olmakla birlikte, aynı zamanda ülkenin enerji ithalatında ve karbon dioksit emisyonlarında da artışlara yol açmıştır. Bu durum karşısında, Türkiye ülkede gelecekte yaşanacak büyümenin çevresel ve ekonomik açıdan daha sürdürülebilir bir enerji sektörü stratejisi içermesini sağlayacak iddialı bir süreç başlatmaktadır.
Son yıllarda Türkiye yerel şirketler tarafından rüzgar, hidrolik ve jeotermal kaynaklardan elektrik üretimine öncelik veren ve aynı zamanda ülkede enerji verimliliğinin arttırılması gerektiğini vurgulayan birkaç enerji stratejisi geliştirmiştir. 2023 yılında kutlanacak olan cumhuriyetin yüzüncü yılı hedefleri kapsamında, Türkiye önümüzdeki 10 yıl içerisinde farklı yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretimini arttırmak ve enerji yoğunluğunu ve çevresel etkileri azaltmak amacıyla tasarlanan birkaç iddialı eylem planı oluşturmuştur. Biri ülkedeki elektrik üretiminin yüzde 30’unun yenilenebilir kaynaklardan karşılanması hedefini diğeri de 2011 ile 2023 yılları arasında enerji yoğunluğunun (birim GSYH başına düşen enerji tüketimi) yüzde 20 azaltılması hedefini içeren iki kilit doküman– Elektrik Piyasası ve Arz Güvenliği Stratejisi ve Ulusal Enerji Verimliliği Stratejisi– bu iyileştirmelerin yolunu açmaktadır.
Türkiye’nin enerji arzının büyük bir bölümünün kendi sınırları dışından geldiği ve ülkede fosil yakıt tüketiminin arttığı –dolayısıyla CO2 emisyon düzeylerini yükselttiği- göz önüne alındığında, yerel olarak üretilen yenilenebilir enerjiye ve artan enerji verimliliğine yönelik bu geçiş ülke için potansiyel bir üçlü kazanç teşkil etmektedir – eşzamanlı olarak yerli enerji üretiminin arttırılması, CO2 düzeylerinin düşürülmesi ve Türkiye’nin küçük, orta ve büyük ölçekli enerji şirketleri arasında büyümenin teşvik edilmesi. Türkiye çok büyük ve kullanılmayan bir yenilenebilir enerji potansiyeline sahip olmasına rağmen, bugün enerjisinin %60’tan fazlasını ithal etmektedir – çoğu fosil yakıt şeklinde.
Bugün Türkiye rüzgar santrallerindeki artış oranı bakımından dünyada birinci sırada yer almaktadır – bu alandaki toplam öngörülen potansiyelinin sadece yüzde 5’ini kullanmasına rağmen. Ayrıca, Türkiye’deki nehirler ve göller yaklaşık 140 TWh’lık ekonomik olarak kullanılabilir bir enerji potansiyeli oluşturmaktadır. Ülkenin ilave 20.000 MWh’lik kapasite oluşturan etkileyici hidrolik potansiyeli ve büyüyen jeotermal sektörü, Türkiye’nin enerji üretimine özel sektörün daha fazla dahil edilmesine ve hem enerji yoğunluğunda hem de toplam sera gazı emisyonlarında önemli azaltımların sağlanmasına yardımcı olan genel yenilenebilir enerji stratejisinin köşe taşını oluşturmaktadır.
Yerli ve yenilenebilir enerji ile enerji verimliliği konusundaki bu atılımın bir parçası olarak, Dünya Bankası Grubu, kapasitesinin arttırılması, yerli yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve ülke çapında enerji verimliliğinin arttırılması amacıyla Türkiye ile birlikte çalışmaktadır. Türkiye yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projeleri için 1 milyar ABD$’nın üzerinde Dünya Bankası finansmanı kullanmıştır ve bu projeler sayesinde Türkiye’de özel sektör yenilenebilir enerji şirketlerinin ürettiği elektrik önemli ölçüde artmış ve ülke çapında CO2 emisyonlarında önemli azalmalar sağlanmıştır. Son 10 yıl içerisinde, özel sektöre ait yenilenebilir enerji tesislerinde üretilen elektrik miktarı neredeyse 18 kat artmıştır – 2002 yılında 1.490 GWh iken 2012 yılında 26.235 GWh. Ayrıca, Dünya Bankası Grubu ile koordinasyon içerisinde geliştirilen projeler Türkiye’de sera gazlarının her yıl 3,3 milyon ton kadar azaltılmasına yardımcı olmaktadır.
Dünya Bankası Grubu’nun desteği ile elektrik üretimi alanında yapılan bu çalışmalar, Türkiye genelinde enerji verimliliğinin arttırılmasına yönelik devam etmekte olan çalışmalar ile desteklenmektedir. Türkiye küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin enerji verimliliğini arttırmaya yönelik önlemlerine öncelik vererek, aynı anda hem KOBİ’lerinin işletme maliyetlerini düşürerek rekabet güçlerini yükseltebilmekte hem de enerji yoğunluğundaki ve sera gazı emisyonlarındaki azaltımlar yoluyla ekonomisini daha yeşil hale getirebilmektedir. Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Enerji Verimliliği Projesi, Türkiye ile Dünya Bankası Grubu arasında bu alandaki en son işbirliğini oluşturmaktadır. 201 milyon ABD$ tutarındaki bu proje Türkiye genelindeki KOBİ’ler için 300 GWh’un üzerinde yıllık enerji tasarrufu sağlamak ve aynı zamanda CO2 emisyonlarında 2018 yılına kadar 154.000 tonluk bir ilave azaltım daha sağlamak için tasarlanmıştır.
Tüm bu faaliyetler, Türkiye’nin son yıllardaki ekonomik ve sosyal kalkınmasını enerji yoğunluğunda ve emisyonlarda artış olmaksızın devam ettirmesine yardımcı olacaktır. Türkiye bu şekilde 2123 yılında kutlayacağı cumhuriyetin 200. yıldönümünde parlak ve güzel bir ülke yaratmanın yolunu açmaktadır.