Türkiye ekonomisi, geçici siyasi çalkantı ve azalan turizm gelirleri sebebiyle üçüncü çeyrekte daralma yaşadı. Düşen turizm gelirleri ve başarısız darbe girişimi ve sonrasında azalan tüketici ve reel sektör güveni sebebiyle mevsim etkisinden arındırılmış GSYH üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,7 küçülerek Mart 2009’dan bu yana en büyük düşüşünü kaydetti.[2] Artan belirsizliklerin hanehalklarını özellikle dayanıklı tüketim malları olmak üzere harcamalarını kısmaya itmesi sebebiyle, özel tüketim önemli bir darbe aldı ve üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,6 düşüş kaydetti. Benzer şekilde, yatırımlar da çeyrek bazında yüzde 1,7 azaldı. Kamu harcamaları çeyrek bazında yüzde 6,1 artarak büyümeye anlamlı bir pozitif katkıda bulunan tek kalem oldu. Dış ticaret tarafında, sönük iç talep sebebiyle ithalat düşerken, zayıflayan dış talep ve gelen turist sayısında yıllık bazda yaşanan yüzde 36’lık düşüş sebebiyle ihracat da azaldı.
Harcama tarafındaki daralmaların yansımaları üretim tarafında da düşüş olarak kendini gösterdi. İmalat sektörü üst üste üç çeyrek daraldı ve üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre küçülme yüzde 4,8 olarak gerçekleşti. Üçüncü çeyrekte tarım, hizmetler ve inşaat sektörlerinde de üretimde düşüş kaydedilmekle birlikte (sırasıyla yüzde 0,9, yüzde 1,7 ve yüzde 4,6 ) imalat sektöründeki resesyon reel sektördeki zorlukları gösterdi.[3] Özellikle, bazı imalat firmaları bir yanda satışlardaki artışı kısıtlayan durgun iç ve dış talebe, diğer yandan da açık döviz pozisyonları sebebiyle TL’deki değer kaybına dayanma konusunda güçlükler yaşıyorlar.
Dördüncü çeyrekte gerçekleşen toparlanma daha önce öngörülenden daha zayıf olduğu için, 2016 yılına ilişkin büyüme tahminimizi yüzde 2,1 olarak revize ediyoruz. Sanayi üretimi üçüncü çeyrekte kayda değer bir şekilde azaldıktan sonra Ekim ayında tekrar yükseldi ancak Kasım ayında düz bir seyir izleyerek güçlü bir toparlanmaya ilişkin umutları boşa çıkardı. Benzer şekilde, Kasım ayında 48,8’e ve Aralık ayında 47,7’ye düşen imalat sektörü satın alma yöneticileri endeksi (PMI), imalat sektöründe faaliyetin cansız olduğunu gösteriyor. Öte yandan, Aralık ayının sonlarında meydana gelen elektrik kesintileri, özellikle Kocaeli’den İstanbul’a kadar uzanan sanayi bölgesinde olmak üzere bazı firmaların üretimi durdurmalarına yol açarak, Türkiye’yi olumsuz etkiledi. Talep tarafında, kurdaki değer kaybına ve otomobildeki vergi artışlarına bağlı olarak tüketicilerin fiyat artış beklentileri yüzünden satın alma kararlarını öne çekmeleri sebebiyle otomobil ve beyaz eşya satışları hızlı bir şekilde yükseldi.
Ancak perakende satışlarındaki düz seyir, tüketici harcamalarındaki toparlanmanın geniş tabanlı olmadığını gösteriyor. Tüketici kredilerindeki artışın hızlanması, dördüncü çeyrekte özel tüketimde beklendiği kadar güçlü olmasa da bir toparlanma olduğunu teyit ediyor. İşletme eğilimleri anketi sonuçlarının gösterdiği üzere, kurumsal kredi artışındaki hafif zayıflama ve yatırım harcamalarındaki düşüş, şirketlerin kurdaki değer kaybı sonucu kötüleşen bilançoları ve azalan karlılıkları sebebiyle dördüncü çeyrekte yatırım harcamalarını kıstığını gösteriyor. Dördüncü çeyrekte, AB’de güçlenen ekonomik faaliyet sayesinde ihracatın ithalattan daha hızlı artması sebebiyle net ihracat büyümeye bir önceki çeyreğe göre daha fazla katkıda bulundu. Bu gelişmeler dördüncü çeyrekte beklenenden daha zayıf bir toparlanmaya işaret ediyor; dolayısıyla 2016 yılı için büyüme tahminimizi aşağı yönlü revize ederek, yüzde 2,1 olarak güncelliyoruz.
Aralık ayında enflasyon 1,5 puan artışla yüzde 8,5’e sıçradı. Enflasyondaki artışın üçte birini vergi artışları gibi tek seferlik faktörler açıklarken, diğer üçte birlik kısımı gıda fiyatlarındaki sert artışlar açıklıyor. Özellikle, tütün ürünlerindeki vergi artışı manşet enflasyonu 0,4 puan yükseltirken, otomobillerde uygulamaya konulan vergi artışları 0,1 puanlık bir artışa yol açtı. TL’deki değer kaybı küresel petrol fiyatlarındaki artışı daha da ağırlaştırarak, ulaşım ve yurt içi enerji fiyatlarının yükselmesine sebep oldu. Aralık ayında 12 aylık çekirdek enflasyon 0,5 puanlık artış ile yüzde 7,5’e yükselirken, 12 aylık yurt içi ÜFE 3,5 puanlık artış ile yüzde 9,9’a yükseldi. Yurt içi ÜFE’deki önemli artış maliyet baskılarına işaret ettiği için endişe verici. TL’deki hızlı değer kaybı ile ilişkili döviz yansıma etkisinin 2017 yılının birinci çeyreğinden itibaren fiyatları etkilemeye başlamasını bekliyoruz. Öte yandan, olumsuz hava koşullarının hasada zarar vermesi ve gıda enflasyonu için yukarı yönlü baskı oluşturması muhtemel.
--------------------------------------------------------------------------
[1] Türkiye Düzenli Ekonomi Notu, Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri değerlendiren ve temel makroekonomik değişkenler hakkında Dünya Bankası'nın tahminlerini sunan kısa bir bilgi notudur. Bilgi notunun yakın geçmişe odaklandığı düşünüldüğünde, mevsim etkisinden arındırılmış verileri çeyrekten çeyreğe (veya 3 aylık) değişiklikleri bildirmektedir. Yıllık bazdaki oranlar çok daha az oynak olmakla birlikte, çeyrek bazındaki büyüme oranlarını kullanmanın temel avantajı bir resesyonun sona ermesi veya büyüme döneminin başlaması gibi ekonomideki dönüm noktalarını tespit etmenin daha kolay olmasıdır.
[2] TÜİK, metodolojiyi AB ve BM standartları ile uyumlaştırmak amacıyla GSYH serisini kısa süre önce revize etti. Analizimizde yeni GSYH serisini esas aldık.
[3] Tarım, sanayi ve inşaat sektörleri dışında kalan alt sektörleri toplayarak hizmetler sektörünü elde ediyoruz.