Küresel Değer Zincirleri küresel ekonomik yapının temel bir parçası haline gelmiştir ve ülkelerin dış talebe erişim sağlamaları ve işletmeler arası verimlilik artışları yoluyla gelişmelerine yönelik fırsatlar sunmaktadır.
Türkiye 2000’li yıllarda gerçekleştirilen ekonomik reformların doğrudan yabancı yatırımların (DYY) yolunu açması, küresel değer zincirlerinin (KDZ) genişlemesi ve verimliliğin artması ile birlikte 2000’li yıllarda olağanüstü bir büyüme performansı kaydetmiştir.
2001 ile 2017 yılları arasında, Türkiye’de kişi başına düşen gelir reel bazda iki katına, cari dolar bazında ise üç katına çıkmıştır. Türkiye 2000’li yılların başlarında alt orta gelirli (AOG) ülke sınıfında iken, 2014 itibariyle neredeyse üst gelirli ülke statüsüne ulaşacak bir dönüşüm yaşamıştır.
Bu büyüme deneyiminde, artan doğrudan yabancı yatırımların ve ihracatın yanı sıra küresel değer zincirleri ile entegrasyon da kilit bir rol oynamıştır. OECD verileri söz konusu dönemde ihracatın sadece artış kaydetmediğini, aynı zamanda küresel değer zincirlerinin giderek daha büyük bir parçasını oluşturduğunu göstermiştir.