ANKARA, 2 Haziran 2014 – Dünya Bankası bugün Ankara’da Maliye Bakanlığı ve Kalkınma Bakanlığı le ortaklaşa düzenlenen bir konferansta “Geçiş Sürecinde Türkiye: Mali Politikada Dönüşümün Zamanı Geldi Mi?” başlıklı yeni raporunu tanıttı.
Raporda, geçtiğimiz on yıllık dönemde maliye politikasının makroekonomik uyarlama sürecinin desteklenmesinde ve hızlı ekonomik ilerleme ile sosyal sonuçların geliştirilmesi için gerekli olanakları yaratmada oynadığı merkezi rol vurgulanıyor. Ancak rapor ulusal tasarruflardaki artışı desteklemek, konjonktürel olarak değişkenlik gösteren tüketime dayalı vergilere olan bağımlılığı azaltmak ve böylelikle önümüzdeki dönemde sürdürülebilir büyümenin temellerini atmak için mali politikanın uyarlanması gerektiği savunuluyor.
Geçtiğimiz on yıllık dönemde, Türkiye’nin ihtiyatlı mali politikası ekonomideki yapısal değişiklikler ile desteklendi. 2001 bankacılık krizinin sonrasında, harcamalardaki kısıntılar mali açıkların kontrol altına alınmasına yardımcı oldu. Doğrudan vergiden dolaylı --veya tüketime dayalı-- vergiye geçiş ile gelir bileşiminde sağlanan değişim gelir artışını destekledi. Tarımsal işgücündeki azalmanın hızlanmasıyla kayıt dışı istihdamdaki düşüş sosyal güvenlik prim ödemelerini ve böylelikle gelirleri arttırmıştır. Artan kamu gelirleri ve faiz ödemelerindeki keskin azalma sosyal harcamaların arttırılmasına imkan tanımıştır – GSYH’nın yaklaşık yüzde 5’i kadar. Kamu harcamalarındaki artışta sağlık ve emeklilik harcamaları önemli yer tutarken, söz konusu dönemde sosyal sonuçlarda gözlenen iyileşmeyi açıklamaya yardımcı olmaktadır. Kamu maliyesinin konsolidasyonu da ülkenin daha fazla uluslararası sermaye akışı çekmesine yardımcı olmuş, faiz oranlarındaki düşüşü desteklemiş ve özel sektör büyümesinde sürükleyici rol oynamıştır. Bununla birlikte, düşük maliyetli küresel likiditeye erişim yurt içi tasarruflardaki düşüş eğilimini hızlandırmış ve buna bağlı olarak dış dengesizliklerde artışa yol açmıştır.
Türkiye’de mali sonuçların ve özel yatırımların ve tasarrufların dinamikleri, önümüzdeki sürece yönelik politika için bir dizi ödünleşim doğurmaktadır. Raporda yer alan tavsiyeler arasında şunlar bulunmaktadır: (i) harcamaların kamu yatırımlarına yönlendirilmesi ve borç finansmanlı tüketime daha az dayalı bir büyüme modeli oluşturmak için cari harcamalardaki artışın kontrol altına alınması; (ii) tüketime dayalı vergilendirmeden daha etkili sermaye vergilendirmesine geçilmesi ve böylelikle Türkiye’nin daha fazla yurt içi tasarruf ve sürekli mali ihtiyat ile daha hızlı büyüyebilmesi; (iii) vergi tabanının genişletilmesi ve istihdamı arttırmaya yönelik yapısal önlemlerin alınması gibi alternatif gelir kaynaklarının bulunması ve yapısal değişim kaynaklı ilave gelirlerdeki azalmayı dengelemek için harcamaların kısılması; ve (iv) daha fazla kadının kayıtlı işgücü piyasasına gelmesi ile birlikte genel kamu gelirlerindeki artışı sürdürmek için kadınların işgücüne katılım oranının yükseltilmesi.
Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martin Raiser konu ile ilgili olarak şöyle konuştu: “Türkiye’nin 2001 sonrasındaki istikrar kazanma sürecinde mali politika faydalı olmuştur, ancak son zamanlarda büyük ölçüde pasif ve reaktif bir rol oynamıştır. Sermaye ve gelir vergilendirmesine geçiş ve sosyal harcamaların daha ılımlı bir düzeyde arttırılması da dahil olmak üzere daha sürdürülebilir bir büyüme modeline geçişi desteklemek için mali politikada bir dönüşüm yapılmasını tavsiye ediyoruz. TBMM’de kabul edilmeyi bekleyen gelir vergisi kanun tasarısı bu yönde önemli bir adım olacaktır ve desteklenmeyi hak etmektedir.”